İYİ Parti Genel Merkez tarafından bir süre önce kamuoyuna da açıklanan 'ARTAGAN' ve 'Rüzgar Gülü' projelerinin de anlatıldığı panelde, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Özlale, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, Prof. Dr. Murat Karaman ve İYİ Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Cem Koçtürk konuşmacı olarak yer aldılar.
Başkan Albayrak; ‘’Bize İYİ’ler ve cesurlar diyorlar’’
Panele geçmeden önce konuşma yapan İYİ Parti Tuzla ilçe başkanı Albayrak, ‘Şöyle baktığım zaman kurulduğumuz zamanlar geliyor aklıma, başımıza gelen onca şey. İl binamızı tutarken kurucu il başkanımızın çektiği sıkıntılar. Randevu almak istediğimiz yerlerden alamadığımız randevular. Bir siyasi parti hayatında çok küçük bir dönem olarak kabul edilecek 4 yılda ne kadar büyük bir yol almışız. 4 Sene önce genel başkanımız bu partiyi kurarken birçok engelle karşılaştı. Konuşma platformu kaldırıldı, çöp konteynerı üstünde konuşmak zorunda kaldı ama ne gam dedi. Elektrikleri kesildi, bizim sesimiz elektriksizde yeter dedi ve sesini duyurmaya devam etti. Yolları kapatıldı, biz yol açmada ustayız yolumuzu kendimiz açarız dedi ve bu yolu açtı bizde peşinden geldik. Bu sebeple ki bize iyiler ve cesurlar diyorlar arkadaşlar’ dedi.
‘’Dışarıdan değil içimizden yıkılmışız’’
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in iyileşmesi ve sağlığına kavuşması dileğinde bulunan Başkan Albayrak, ‘Ona çok ihtiyacımız var’ dedi. Konuşmasına Türk tarihinden örnekler vererek devam eden Başkan Albayrak, ‘Biz halk olarak her daim tarihe baktığımızda hep ülkelerimizi, vatanlarımızı bir şekilde kendi içimizden ihanete uğrayarak, dışarıdaki güçlerle değil de içimizden bozularak yıkılmışız. Sonra da yine içimizdeki genlerimizdeki bize bağışlanan devlet kurma yetisiyle devletler kurmuşuz. Siz de şimdi halk olarak dediniz ki bu başlangıçta biz böyle yönetilmeye layık değiliz. Bu dünyanın en yüce uluslarından biriyiz ve biz artık eşit bir şekilde, adaletli bir demokrasi içerisinde yönetilmek istiyoruz. Bu kıvılcımı yaktınız ve genel başkanımızında o zaman dediği gibi ‘ Bizi sizler iteklediniz ve bu parti kuruldu.’ Genel başkanımız bu partiyi kurdu ve sahaya çıktı. Bu halkın daha iyi bir yarına sahip olması çocuklarımızın daha iyi bir yarına sahip olması üzere yola devam ediyor’ ifadelerini kullandı.
‘’Ne Mutlu Türk’üm Diyene!’’
İYİ Parti’nin kurulmasının nedenini açıklayan Başkan Albayrak, ‘Nasıl 16 devlet yıkıp sonunda 17.’sini de kurduysak bu ülkenin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi; ‘Benim naciz vücudüm bir gün toprak olucaktır ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet var olacaktır’ sözü bizi bu partiyi kurmaya ve Türk Cumhuriyeti’nin ilelebet devam etmesini sağlamak üzere görev başına getirmeye itti, biz de şimdi bu sözün arkasında durarak Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet ayakta durmasını sağlamak üzere buradayız, Ne Mutlu Türk’üm Diyene!’ şeklinde konuştu.
‘’Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır’’
Düzenlenen paneldeki bilgilerin her insana anlatılması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. İhsan Önder Albayrak, ‘Bugün burada sizin eseriniz olan bu partinin bu ülkeye neler getireceğinin neler yapacağının çok önemli bir ayağı olan kalkınma politiklarımızı Prof. Dr. Ümit Özlale hocamız bizlere anlatacak ve biz de bunu özümsüycez. Bundan sonra bu öğrendiklerimizi üstümüze düşen vazifeyle yine kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi ‘’Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır ve o satıh vatanın her santimetre karesidir’’ diyerek. Öğrendiklerimizi bulunduğumuz heryerde, her tanıdığımız insana biz bunları yapacağız diyeceğiz. Bizim üzerimize düşen sorumluluk budur. İyiki varsınız bunu yapacağınızdan eminim, varlığınız daim olsun, sonsuz saygı ve sevgilerimle’ diyerek konuşmasını tamamladı.
ARTAGAN PROJESİ
Gerçekleşen panelde İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in daha önce kamuoyuna duyurduğu ‘ARTAGAN PROJESİ’ video olarak açıldı, peki nedir bu ARTAGAN PROJESİ?
Öz Türkçe ‘de bolluk, bereket anlamına gelen bir isme sahip olan proje; nakitsiz toplumu destekleyerek, Türkiye'de tüm ödeme alışverişlerini, sözleşmeleri, mâli denetimi ve vergi kayıtlarını dijitalleştirmeyi planlamakta, kayıt dışı ekonomiyi tümüyle ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.
Türkiye'de vergi yükünün ve sigorta primlerinin yüksek olmasına karşın, GSYİH'da vergi geliri ve sigorta primi gelirlerinin oranının OECD ülkeleri arasında sondan 5. sırada olmasına dikkat çeken proje, bunun nedenini kayıt dışı ekonomide OECD ülkeleri içerisinde 1. sırada olunmasına bağlamaktadır.
Simitin ödemesi dahi temassız yapılacak
Proje ile bu sorunun çözümü için COVID-19 pandemisi ile birlikte Türkiye'de ortalamanın üzerinde yaygınlık gösteren temassız ödeme sistemlerini tüm ülke geneline yayarak, seyyar satıcıdan alınan bir simidin bile ödemesinin temassız kartlarla yapılabildiği bir ekosistem önerilmektedir.[kaynak belirtilmeli] Projeye göre nakit dolaşımı tamamen ortadan kalktığında, tüm ekonomik hareketler Artagan tarafından blok zinciri altyapısında, anahtarları dağıtık bir şekilde devletin kurumları hatta sivil toplum kuruluşlarında bulunacak şekilde güvenle saklanacak ve vergi dilimleri bir yapay zeka algoritması tarafından adilce belirleneceği iddia ediliyor.
Her vatandaş daha az vergi ödeyecek
Mevcut vergilendirme sistemiyle kayıt dışı ekonominin bitirilemeyeceğini de öngören Artagan, getireceği düzenlemeler ile denetimsizlikten ve göz ardı etmelerden kaynaklanan verimsizlikler giderildiğinde yıllık 300 Milyar TL bir kamu bütçesi yaratılabileceğini ve bu borç, yeni vergi ve dış yatırım gerektirmeden yaratılan kaynağın, mevcut vergi yükünü azaltmak adına kullanılabileceğini anlatmaktadır. Bu sayede her bir vatandaşın cebinden çıkacak vergi tutarı azalırken, toplamda devletin topladığı verginin miktarının artması beklenmektedir.
Rüzgar Gülü Projesi
İYİ Parti’nin Tuzla’da düzenlediği panelde anlatılan bir diğer projesi ise Rüzgar Gülü Projesi’ydi.
Okullarda ücretsiz yemek hizmetidir. Birçok ülkede farklı derecelerde uygulanan, kapsamlı ve çok yönlü bir kalkınma programının, İYİ Parti tarafından, Türkiye için geliştirilmiş versiyonudur. Amaç; her çocuğa, en az bir öğün olmak üzere okullarda ücretsiz yemek hizmeti sunulmasıdır. Birleşmiş Milletler okul çağındaki çocuklara ücretsiz yemek verilmesinin toplumsal faydalarını 4 ana başlıkta toplamıştır: Sağlık Eğitim İstihdam ve Yerel Ekonomi Yoksulluk ve Gelir Eşitsizliği Ülkemizde bir kapsamlı şekilde uygulanacak bu program ile birlikte; çocukların eğitim kalitesinin artması, daha sağlıklı olmaları, yoksulluğun azalması ve istihdamın artması öngörülmektedir.
Prof. Dr. Ümit Özlale; ‘’Fırsat eşitsizliği var’’
Her iki projenin de dikkatle izlenmesinin ardından konuşmasını yapmak üzere İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Özlale kürsüye çıktı, Özlale Türkiye’nin en temel probleminin kur veya faiz olmadığını, Türkiye’nin daha ciddi problemleri olduğunu söyleyerek, ‘Türkiye’nin pandemi öncesi başlayan yoksulluk problemi var, Türkiye’nin fırsat eşitsizliği var. Ben karşınızda ilkokul mezunu işçi bir anne babanın Almanya’da doğmuş bir çocuğu olarak duruyorum. O zaman 1970’lerin 80’lerin eğitim sistemi sayesinde ailenin ilk doktora yapan çocuğu oldum. O zamanki devlet anlayışı size bu imkanı veriyordu, artık yok. İstihdam sağlayamayan bir Türkiye var.’ ifadelerini kullandı.
‘‘Daha önce de çözdük’’
Türkiye’nin sorunlarının İYİ Parti’nin çözebileceğini anlatan Ümit Özlale, ‘Türkiyenin problemi her gün televizyonun sağ alt köşesinde geçen kur, faiz ve borsa değil, onları çözeriz ve çözdük bir daha çözeriz. Türkiye’nin en büyük problemi gelir dağılımındaki uçurum, artan yoksulluk, özel sektörün istihdam sağlayamaması, devletin giderek sosyal hizmet alanını boşaltıp tarikat ve cemaatlere terk etmesi. Bunları biz çözeriz biraz zaman alır 3, 4 yıl alır ama nasıl olsa zamanımız var daha çok genç bir partiyiz, daha yolun başındayız’ şeklinde konuştu.
‘’Geçen seneden daha kötü durumdayız’’
Türkiye’de yaşanan enflasyon ve yoksulluktan bahseden Özlale, ‘Hemen yoksullaşmıyoruz biz 2016’dan beri yoksullaşıyoruz. Bu iktidar partisinin en büyük hatalarından birisi, ortada büyüyen bir pasta var ama büyüyen pastadan milyonlarca insan giderek daha az pay alıyor yani siz yüzde yedi büyümeyi duyduğunuz zaman şunu sormanız gerekiyor. Ben yüzde yedi büyümedim geçen seneye durumum çok daha zor. O zaman birileri yüzde 15 yüzde 20 büyüdü kim bunlar? Bakın bugün yüzde elli zamla açıklanan asgari ücret ocak ayının sonu itibari ile açlık sınırının altına düştü, bu çok hazin bir tablo. Geçen sene mayıs ayının sonunda açlık sınırının altına düşmüştü asgari ücret. Bu sene ocak ayının sonunda düştü. Geçen seneden daha kötü durumdayız bu yüzde elli artışa göre’ diye konuştu.
‘’3 Ayda bir asgari ücrete zam istedik’’
Parti olarak asgari ücrete üç ayda bir zam yapılmasını teklifini verdiklerini ifade eden Özlale, ‘İYİ Parti olarak biz her üç ayda bir asgari ücrete yüzde sekiz oranında zam yapılsması teklifini yaptık, Türkiye’nin yarısı asgari ücretle çalışıyor. Bu maalesef enflasyonla mücadelede tercih edilmeyen bir yöntemdir, üç ayda bir ücretlere zam yapılması ama herkes ekonomik zorluk çekerken umarım dikkate alırlar’ dedi.
‘‘Umutsuz ve nefret dolu şekilde büyüyorlar’’
Yoksulluğun sadece bugünün problemi olmadığını, bundan sonraki kuşağın da problemi olduğunu söyleyen Ümit Özlale, ‘Çocukların yarısı, gençlerin üçte biri, kadınların yüzde otuzu en yoksul yüzde yirmilik ailelerde ve çok içleri kararmış umutsuz nefret dolu şekilde büyüyorlar. Bizim onlara tekrardan devletin şefkatli kolunu ve kapsayıcılığını hissetirmemiz lazım. O yüzden diyoruz ki yoksulluk sadece bugünün problemi değil. Çözüm önerisi bulamazsak yoksulluk bundan sonraki kuşağında problemi. Yoksullukla beraber gelir dağılımındaki eşitsizlik var ortalama son on yılda yüzde beş buçuk büyüdük faket gelir eşitsizliğinde hiç bir şey elde edemedik’ ifadelerini kullandı.
‘‘ Türkiye’nin en temel problemi…’’
Prof. Dr. Ümit Özlale Türkiye’nin en temel probleminin gelir eşitsizliği olduğunu söyleyerek, ‘Türkiye bugün dünyada son on beş yıl içerisinde gelir eşitsizliğnin en çok arttığı beş ülkeden bir tanesi. Türkiye’nin temel problemlerinden bir tanesi bu. Pasta büyüsede siz bunu hissedemiyorsunuz. Biz büyüme rakamlarını gördüğümüz zaman yüzde yedi yüzde, sekiz şunu sormamız lazım ben bunu hissedemiyorum acaba hissedenler kim?’ şeklinde konuştu.
‘‘3 Tane evi olan 4.’yü aldı’’
Barınma probleminden bahseden ve Türkiye’nin Avrupa’ya oranla kira fiyatlarındaki en yüksek artışı yaşadığını ifade eden Özlale, ‘Türkiye’de bugün bir barınma problemi var insanlar barınma krizi yaşıyor. Biz şuna baktık Türkiye’de bugün o kadar konut yapılıyor acaba bu konutları kimler alıyor? Bakın şimdi kimler alıyor, konutu olan kişiler bir konut daha bir konut daha bir konut daha alıyorlar. 2 sene önceki konut kampanyasını hatırlayın enflasyonun çok altında konut kredi kampanyası yapılmıştı orada insanlar konut sahibi oldular mı? Hayır olmadılar, üç tane evi olan dördüncü evi aldı. Dar gelirli bir vatandaşımız bankaya gittiğinde geliri yeterli olmadığı için banka ona kredi vermiyor. Banka üç evi olan insana kredi veriyor. Avrupa’nın konut ve kira fiyatlarının en fazla arttığı ülke Türkiye oldu. İstanbul, Ankara ve İzmir 117 ülkedeki bütün şehirler dikkata alındığında bile konut fiyatlarının en fazla arttığı ilk üç şehir arasında’ diyerek konuşmasını tamamladı.
Buğra Kavuncu; ‘’Ülkemizde torpil niye bu kadar yaygın?’’
Ülkemizdeki torpilin, adamcı lığın ve liyakatsizliğin neden bu kadar yaygın olduğundan bahseden Kavuncu, ‘Son zamanlarda şu soruya çok takıldım çokta üstüne düştüm. Sorguladım, araştırdım niye bizim ülkemizde adamcılık, liyakatsizlik veya torpil bu kadar yaygın. Bunu araştırırken önce suçu siyasi partiler kanununa attım. Dedim ki mevcut kanun siyasetçilere böyle bir alan yaratıyor. En fazla imkân sağlayan ve en fazla çıkar imkânı verebilen Türkiye’de siyasette muhakkak oluyor. Üyelikten delegeliğe kadar giden bu sistemde partizanlık artıyor bununla beraber adam kayırmalar, torpiller, peşkeşler bununla beraber geliyor. Daha sonra bu adam kayırmanın ve torpilin az olduğu ülkelere baktım. Baktım ki biz 1983 yılında siyası partiler kanunu Almanya’dan nerdeyse birebir almışız. Mesela bizde ilçe başkanlıkları var Almanya’da da benzer yapılar var. Burada mesela 400 üyeyi geçtiğin zaman delege seçmek zorundasın Almanya’da 250 bu çok enteresan geldi. Almanya’da bizdeki kadar adam kayırma, liyakatsizlik, peşkeş çekme ve torpil yok demekki dedim siyasi partiler kanunu değil, bu tek başına günah keçisi olarak alamayız’ şeklinde konuştu.
‘İşsizliğin yüksek olduğu yerde reform yapamazsınız’
İşsizliğin Türkiye’de büyük bir sorun olduğunu ifade eden Kavuncu, ‘İşe alım prosedürlerine baktım orda başlıyor tabi her şey orada o kadar şeffaf bir işe alım prosedürü var ki orada bir insan kayırma ihtimaliniz yok. İşçi alınacağınız zaman en az kriteri ararsınız belki orada bile kura ile alınıyor, bir kavanoza atılıyor insanlar oradan kura çekiliyor, öyle bir yerde zaten kimse kimseyi kayırmaz. Dolayısıyla siyasi partiler kanunun yanında bir de bu ülkedeki şeffaflık, ülkedeki kanunların herkese eşit şekilde uygulanması bunlarda adamcı lığı ve torpili engelliyor. Bundan daha da önemlisi işsizlik yok, zaten işsizliğin olmadığı yerde kimse kimseye torpil geçme ihtiyacı duymaz. O zamanda siyasetçiler alan bulurlar bu kanunları çok güçlü ve cesaretle çıkarabilmek için. İşsizliğin yüksek olduğu yerde bela olur, işsizliğin çok yüksek olduğu yerde adım atamazsınız ve işsizliğin yüksek olduğu yerde reform yapamazsınız’ dedi.
‘Önce çözmeniz gereken ekonomi’
Türkiye’de işsizliğin hızlıca çözülmesi gereken bir problem olduğunu vurgulayan Buğra Kavuncu, ‘8 Milyon işsizin olduğu bir ülkede de önce çözmeniz gereken ekonomi ve bununla birlikte istihdamı arttırarak işsizliği yok etmektir. Bu bizde var da niye bu ülkedelerde yok dediğinizde birçok sebep buluyoruz ama en başta gelen sebep orada herkes iş güç sahibi. Yüzde ikiler, yüzde üçler, en fazla yüzde dörtlere varan işsizlik var. Dolayısıyla bizim Türkiye’de işsizliği yok edecek hamleleri, adımları hızlı bir şekilde atmamız lazım’ diyerek konuşmasını tamamladı.
www.tuzlaistanbul.com / Haber Merkezi