Akın Gürkan “Ülkem insanının şu an en büyük sorunu ve gündemi, en doğal ve en tabi hakkı olan asgari şartlarda yaşamını sürdürebilmek, yani geçinebilmek. Gündem saptırılacak, saptırılmak zorunda çünkü esas gündem, gerçek gündem çok ağır. Gerçek gündem; daha Ocak ayında açlık sınırının altına düşmüş olan asgari ücret, ağır enflasyon yükü, ağır zamlar, insanların alım gücünün çok azalması ve bu durumun vatandaşın belini tamamen bükülmesidir” dedi.
Yalçın Yıldırım / www.tuzlaistanbul.com / Haber Merkezi
Tuzla Belediye Meclisi 2022 yılı Şubat ayı toplantılarının birinci birleşimi Meclis salonunda gerçekleşti. Gündem dışı söz alarak bir konuşma yapan İYİ Parti Tuzla ve İBB Meclis Üyesi İnşaat Mühendisi Akın Gürkan, “Gündem saptırılacak, saptırılmak zorunda çünkü esas gündem, gerçek gündem çok ağır…" dedi.
Sözlerine devam eden Gürkan şu ifadeleri kullandı:
“Çok güzel bir atımız var, fakat ne yazık ki başımızda atı idare edecek usta bir seyisimiz yok” diyen İYİ Parti Tuzla ve İBB Meclis Üyesi İnşaat Mühendisi Akın Gürkan, “Kimse ümitsizliğe kapılmasın. Az kaldı çok yakıda bu ata öyle bir seyis binecek ki, bu atı şaha kaldıracak, Ülkesini de, beraberinde milletini de bolluğa ve berekete doğru sürecek” dedi.
“İstanbul Havalimanı AK Partidir. Yaldızlıdır, varlıklıdır, şatafatlıdır, gürültülüdür. Ama bir kriz anında işlevsizdir. Atatürk Havalimanı ise Cumhuriyet gibidir. Paramparça edilmiştir, yağmalanmıştır, terk edilmiştir ama başı sıkışan ona sığınır ve en zor anlarda bile çalışır…”
Değerli arkadaşlar, bu gün büyük bir olasılıkla, konuşulacak konular içinde Ekrem İmamoğlu’nun “İngiliz Büyükelçisiyle Olan yemeği, İstanbul’a yağan kar, İstanbul’un yollarının kardan nasıl etkilendiği, ABD Ankara Büyükelçisi’nin Ekrem İmamoğlu’na olan ziyareti gibi konular olacak, eleştiriler olacak ve tartışılacak.”
Çünkü Türkiye’de gündemde tutulmak istenen konular ne yazık ki bunlar. Bir de istenmeyen konular var. Örneğin Isparta’da yaşananlar gibi. Isparta konusuna hiç girilmiyor, birçok insan sosyal medya olmasa Isparta’da olan bitenlerden haberdar dahi olamayacak. Isparta’da 72 saatlik bir elektrik kesintisi yaşandı, hatta bazı bölgelerde daha da fazla, insanlar karda kışta bu kadar uzun süreli bir elektrik kesintisinden olumsuz yönde ciddi anlamda etkilendiler. 72 saatlik bu elektrik kesintisi olan bu evlerde ki küçük bebekleri, çocukları, hastaları düşünebiliyor musunuz? 72 saat insanları bu şekilde elektriksiz bırakmanın izahı asla olamaz…
Ben o karın yağdığı, elektriğin kesik olduğu zaman oradaydım. Isparta’dan dönmek üzere yola çıkmıştım fakat ne mümkün? Yollar tamamen karla kaplanmış durumda ve hiç bir araç yolları açmak için çalışmıyor, yollar tamamen kapanmış, an itibariyle ‘Ne Karayollarının, ne de Isparta Belediyesi’nin hiçbir iş makinasına, tuzlama yapan aracına rastlanmıyordu.
Sanki sahipsiz bir kent, herkes kendi başının çaresine bakmaya çalışıyordu. Tam bir keşmekeşlik durumu hâkimdi. Biz o gün yolların kapalı olması nedeni ile Isparta’da kalmak ve yolun açılmasını beklemek durumunda kaldık. Hani bazıları diyor ya bizden önce hiçbir şey yoktu, insanlar mumla oturuyordu diye, şimdi insanlar o önceyi mumla arar oldu…”
Değerli arkadaşlar, Tuzlamız 5 büyük Organize sanayiine sahip, yine komşu ilimiz Kocaali’de büyük bir sanayi şehri. Dolayısıyla çevremizde çokça sanayi yapısı ve sanayici var. Malumunuz sanayi bölgelerinde elektrik kısıtlamasına gidiliyor.
Birçok sanayici ve ihracatçı ciddi anlamda bu durumdan endişeli. Yeterince doğalgazın depolanamayışından kaynaklı sanayilerde gidilen bu elektrik kısıtlamasının Türkiye’ye Maliyeti 600 Milyon Dolar…
"Bu ekonomik krizde büyük para…"
“Doğalgazdan sonra elektrik kesintilerinin gündeme gelmesi ülkeyi 20 yıldır yöneten iktidarın, elektrik üretimi ve doğalgaz tüketimi konusunda herhangi bir stratejik planlama yapmadığını göstermektedir.”
Değerli arkadaşlar, malumunuz geçtiğimiz günlerde, yani İstanbul’u karın esir aldığı günlerde, “Aya Sert İniş Yapacağız Diyenler, Ne Yazık Ki Yaptıkları Hava Alanına Dahi İnemediler.”
Peki, nereye indiler; Cumhuriyetin kazanımı olan “Atatürk Hava Limanına” rahatlıkla indiler. Hani şu pistleri kırılan, pandemi hastanesi haline getirilen hava limanına… Demek bir şeyin en büyüğünü yapmak, Almanya’yı kıskandırmak önemli değilmiş. Önemli olan, bilimle, ilimle en doğru seçimi yaparak en uygun, en işlevsel tercihi yapabilmekmiş… En büyük hava limanını yaptık diyorsunuz, fakat ne sel baskınından kurtarabiliyorsunuz, ne uçak indirebiliyorsunuz, ne de binaları ayakta tutabiliyorsunuz. Binalar kar yüküne dahi dayanamayacak şekilde imal edilmiş. Yazık, bunlar hep bizim cebimizden çıkıyor. Milli servet…
4 km lik pist temizlenip uçakların inişine açılamadı…
İBB hava alanına yardıma ihtiyacınız var mı? Diye sordu. Cevap, hayır yok dendi… Fakat Metrosu ve Oteli olmayan bu tek büyük muhteşem havalimanı yani “İstanbul Havalimanı’nda” insanlar yerlerde yatsınlar diye kartonlar dağıtıldı. İnsanlar havalimanında isyan edince de tek çare çevik kuvvetler göndermek oldu…
Bilim İnsanları bildiğiniz üzere İstanbul Havalimanı konusunda birçok uyarıda bulunmuştu.
Şimdi de Kanal İstanbul için bulunuyorlar…
Eğer demek ki bu zihniyetle, Kanada’da veya Rusya’da bir hava limanı işletmeye kalksak, bir uçak dahi kaldırıp, indiremeyiz herhalde. Bir yerde okudum vatandaş çok güzel özetlemiş konuyu, vatandaş şöyle diyor;
“İstanbul Hava Limanı Ak Partidir. Yaldızlıdır, varlıklıdır, şatafatlıdır, gürültülüdür. En büyük olduğu iddiasındadır. Ama bir kriz anında işlevsizdir. Atatürk Havalimanı ise Cumhuriyet gibidir. Paramparça edilmiştir, yağmalanmıştır, terk edilmiştir ama kimin başı sıkışsa ona sığınır ve en zor anlarda bile çalışır…”
Değerli arkadaşlar ülke gündemi ne yazık ki uzunca bir süredir, İBB’ye kilitlenmiş durumda. Geçtiğimiz ay TBMM’de içişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun gündeme getirdiği İBB’de 550 adet terörle iltisaklı ve irtibatlı çalışan konusu ay boyunca konuşuldu tartışıldı. Konuyu açan kim, İçişleri Bakanı. İçişleri Bakanlığı dedikodu üretme yeri, şikâyet makamı olmadığı gibi. Belediyeler de devletin istihbarat birimi veya kolluk kuvveti değildir. Varsa terörle irtibatlı veya iltisaklı biri tutar kolundan atarsın içeri.
Ama amaç o değil, amaç gündem saptırmak. Arkasından ne oldu İstanbul’a kar yağdı. 4 km’lik pistin karını temizleyip uçakların inişine açamayanlar, İBB’nin karla mücadelesini tüm yandaş kanalları ile mal bulmuş mağribi gibi takip ettiler. Televizyonlarda başka hiçbir şey yok, sanki ülkeye ilk kez bir kar yağıyormuşçasına yaygara üstüne yaygara kopardılar.
Ama asıl amaç neydi? Gündemin sapması! Ne oldu? Kar yağdı gündem birkaç gün bununla oyalandı. Çünkü buna ihtiyaçları var…
“Ekrem İmamoğlu İngiliz Elçiyle bir araya geldi”, “yok yemek yedi”, “yok Ekrem İmamoğlu Amerikan’ın Ankara Büyük Elçisiyle bir araya geldi.” Vay efendim “Nasıl gelir.” Gibi gibi gibi…
Hooop birkaç günde böyle gündem saptırıldı. Bakalım önümüzde günlerde İBB, ABB üzerinden daha ne kadar gündem saptırılmaya devam edecek. Gündem saptırılacak, saptırılmak zorunda çünkü esas gündem, gerçek gündem çok ağır. Gerçek gündem; daha Ocak ayında açlık sınırının altına düşmüş olan asgari ücret, ağır enflasyon yükü, ağır zamlar, insanların alım gücünün çok azalması ve bu durumun vatandaşın belini tamamen bükmesi.”
"Vatandaşın asıl gündemi bu…"
Bu durumda “merhum başbakan Süleyman Demirel’in o tarihi söylemi “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” söylemi sosyal medyada gündem oldu. Ne yapmak lazım gündemi değiştirmek lazım… Ama bu gündem zor değişir; dar gelirli vatandaşlar artık gıdayı kiloyla dahi alamıyorlar.
Geçim sıkıntısı hat safhadaki vatandaşlar, artık fahiş fiyatlar yüzünden kilo ile meyve sebze alamıyor tane ile almaya çalışıyor, ancak bu kez de tane fiyatına dahi yetişemiyor.
1 adet çarliston biberin kilosu değil tanesi…3,63 TL
1 adet patlıcanın kilosu değil tanesi……...….8,23 TL
1 adet salatalığın kilosu değil tanesi……...….5,98 TL
1 adet muzun kilosu değil tanesi…….........….2,55 TL
1 adet domatesin kilosu değil tanesi……....….5,97 TL
1 dilim peynir…………………………...……..3,83 TL
Durum bu, bunların konuşulmaması, gündeme gelmemesi gerekiyor. Her ne kadar gündem saptırılmaya çalışılsa da artık birçok ilde;
Akaryakıta, gıdaya, özellikle de elektriğe, doğalgaza iğneden ipliğe her şeye yapılan bu zamlar protesto ediliyor ki bizim ülkemizde bu tip protestolar kolay kolay olmaz, demek ki bu durum insanların artık canına tak etmiş, “Bıçak kemiğe dayanmış durumda”…
Değerli arkadaşlar benim en çok arandığım veya bana mesajla gelen konu sosyal yardım talebi ve istihdam. Gündem her ne kadar değiştirilmeye saptırılmaya çalışılsa da. Ülkem insanının şu an en büyük sorunu ve gündemi, en doğal ve en tabi hakkı olan asgari şartlarda yaşamını sürdürebilmek, yani geçinebilmek…
Bu ne demek biliyor musunuz arkadaşlar, insanlar derin bir yoksullukla mücadele ediyorlar demek… Evet, saha da görülen durum ne yazık ki bu…
Değerli arkadaşlar, yaşadığımız ülke, imkânları çok yüksek olan, bütün milletlerin gözünün olduğu, dünyanın iklimsel olarak, fiziksel ve coğrafi konumu olarak, jeopolitik konumu olarak, tarihi ve kültürel mirası olarak, İstanbul gibi bir dünya başkentinin sahibi olarak gibi gibi daha onlarca sayılabilecek özelliğe sahip bir ülke. Böyle bir ülkeye sahip olduğumuz halde bu durumda olmamız şuna benziyor; “Elimizde çok güzel bir küheylanımız, atımız var, fakat ne yazık ki başımızda bu küheylanı idare edecek usta bir seyisimiz yok. Ama kimse ümitsizliğe kapılmasın Az kaldı çok yakıda bu küheylana bu ata öyle usta bir seyis binecek ki, bu atı şaha kaldıracak, Ülkesini de, beraberinde milletini de bolluğa ve berekete doğru sürecek…” diyerek sözlerini tamamladı.